Sosyal medyaya ilişkin büyük efsanelerden birisi belli saatlerde yapılan paylaşımların çok etkili olduğudur. Efsaneye göre bu formül kesindir. Formülü bilen herkes başarılı olur. Aslında dijital iletişimde böyle formüller hiç yoktur, ama hedef kitleyi doğru anlamak, iyi içerik üretmek, iletişim kurmak ve istatistiklerden çıkarımlar yapmak tabii ki vardır. Her durumda paylaşım sıklığı ve zamanı da değişir. Formül gibi görünen şey budur. Bir de bazı teamüller… Yani paylaşım saatlerimiz hedef kitleye göre şekillenmelidir.
Bu yazıda sosyal medyada genellikle üzerinde uzlaşılan haliyle hangi sıklıkta ve ne hangi zamanlarda paylaşım yapmak gerektiği üzerinde duracağım. Yine de özgün durumlar özgün yayın planları yapmamızı sağlayabilir. Her mecra kendi planlamasını izlemeyle, istatistik çalışmalarla geliştirmelidir.
Önce Hedef Kitle
Sosyal medya mecralarına göre zamanlama ve paylaşım sıklığı farkları var söz ettiğim gibi. Ancak hepsinden önemlisi hedef kitlemizin kim olduğu. Bunu belirlediğimizde zamanlamayla ilgili bir sürü şey berraklaşacak. Bu yüzden başta konuştuğumuz formül de her hesaba göre değişir.
Diyelim ki bir Twitter hesabımız var ve daha çok üniversite öğrencilerini hedefliyoruz. Daha iyi bir segmentasyon yapılabilir elbette ama başka bir yazının konusu olduğu için hedeflemeyi böylece bırakıyorum. Eğer bir üniversite öğrencisi olsak birkaç farklı tipte üniversite öğrencisi tanımlayabilirdik ama özellikle büyükşehirlerdeki üniversite öğrencilerinin her gün anlamlı bir zamanı ulaşım araçlarında harcadığını, seyahat ederken de mobil cihazlarla çok fazla zaman harcadıklarını söyleyebiliriz. Yine üniversite öğrencilerinin diğer tüm kullanıcılardan daha geç saatlere kadar ayakta durduğunu ve bu saatlerde sosyal medya kullandığını tahmin edebiliriz. Bu bizi zamanlama için iki sonuca götürür:
- Toplu ulaşımı yoğun kullanacakları saatleri belirlemek
- Diğer kullanıcıların etkin olmadığı saatlerde de yayın yapmaya devam etmek.
Buna bir de üniversite öğrencilerinin sınav takvimlerini ekleyelim. Yani akademik takvimleri önümüze açıp kabaca bakalım. Öğrenciler bu dönemlerde ders çalışmanın yanında akıllarını dağıtacak içeriklerle çok fazla ilişkiye geçerler ve “ders çalışmamak için her şeyi yapmak” diye özetlenecek şekilde normalden daha fazla uyarana, mesaja açık olabilirler. Böylece gündelik zaman periyotlarına ek olarak belli takvimsel dönemler de çıkarmış olduk. Bu çıkarımlar benim öznel değerlendirmelerim, ama bu değerlendirmeler sosyal mecra izlemesi diyebileceğimiz bir sürecin sonunda oluştu. Siz de kendi hedef kitlenizi bu gözle inceleyerek bu tip çıkarımlar yapmaya çalışabilirsiniz.
Sosyal Medya Mecrasına Göre Paylaşım
Her sosyal medya mecrasının farklı özellikleri, kısıtları ve imkanları var. Bunlar çoğunlukla teknik konular ve mecraları kullanarak, inceleyerek bunlara aşina hale gelmek mümkün. Bir mecrada planlama yapmadan önce mutlaka hedef kitlemizin o mecrada olup olmadığından emin olmalıyız. Yukarıda satır arasında değindiğimiz dinleme aslında burada da karşımıza çıkar. Zaten dinleme sosyal medya iletişimi için kritik bir öneme sahiptir. Her mecra için farklı araçlar kullanılabilir. Burada Twitter için TAGS’i yazmıştım.
Şimdi mecra mecra paylaşım zamanlamasını ve sıklığı konuşabiliriz. Bu zamanlamalar mutlak değildir. Ne sıklıkta paylaşım yapmalı sorusuna sadece temel bir yanıt vereceğiz. Öznel durumlar, özel anlar bunun dışında değerlendirilmeli.
En kalabalık sosyal ağ Facebook. Üst üste skandallarla güç kaybeden Facebook aynı zamanda genç kullanıcıların da terk ettiği bir mecraya dönüşüyor. Daha çok 30 yaş ve üzeri kullanıcıların kullanmaya devam ettiği bu sosyal ağ aynı zamanda kullandığı reklam algoritmasıyla da paylaşımlarımızın yeterince fazla görüntülenmemesini sağlıyor ve herkesin belli kullanıcılarla sınırlı bir hayat yaşamasına sebep oluyor. Bu Yankı Odaları (Echo Chambers) yaratıyor. Bunu aşmak için farklı taktikler izlenebilir. Önümüzdeki günlerde bu konuda da birkaç yazı paylaşmayı amaçlıyorum.
Konumuza dönersek Facebook’ta paylaşım planlaması yaparak hangi zamanlarda paylaşım yapmamız gerektiğine dönelim. Ancak unutmayalım Facebook’ta paylaşım zamanlamasında, ne zaman, ne sıklıkta paylaşacağımız konusunda en iyi planı da yapsak Facebook’un algoritması bize engel olmaya devam edecek.
Facebook sayfanızın büyüklüğü 10 binin altındaysa çok iyi bir içeriği günde bir kere paylaşmaya çalışabilirsiniz. Facebook’ta bir gönderi paylaştığımızda belli bir zaman dilimi içerisinde (genelikle 6-8 saat) sayfamızın takipçilerinin kabaca %7’si bunu görecektir . Bu kullanıcılar eğer gönderimizle ilişkiye girerlerse, yani beğenir, yorum yapar, tıklar, paylaşırlarsa, Facebook sayfamızın beğenenlerinin geri kalanının %5-7’sine daha bu içeriği gösterecek ve onlar da ilişkiye girerse yeni bir %5-7 daha buna katılacak ve bu böyle devam edecek. İlk gösterilen %7 genellikle sadık takipçilerimiz, hatta daha çok bizler ve yakın çevremiz olacağı için onların beğenisinden çok ikinci, üçüncü halkalar önem kazanacak. İşte içeriğimiz ne kadar iyiyse, bu diğer halkaların ilgisini sağlamak da o kadar kolay olacak. Bunun için yorumlar da önemli. Çok fazla kullanıcının üzerinde konuştuğu içeriklerin okunma, tıklanma oranları da artıyor. Yorumlar için de bir strateji düşünülebilir bu açıdan.
Sayfanız 10-100 bin arasında beğenene sahipse günde 1-3 gönderi, 100 bin-250 bin arasındaysa 2-5 gönderi, 250 bin ve üstündeyse 4+ gönderi paylaşmanızda sakınca yok.
Peki Facebook’ta hangi zamanlarda gönderi paylaşmalıyız? Öncelikle birden çok paylaşım yapacaksak birbirine yakın zamanlarda paylaşım yapmamaya çalışmalıyız. Gönderim yaptığımız zamanların kullanıcıların önümüzdeki birkaç saat aktif olacağı saatler olmasını hedeflemeliyiz. Yani örneğimizdeki üniversite öğrencilerini düşünürsek akşam 22:30 da uygun bir saat olabilir çünkü öğrencilerin 2-3’e kadar mecralarda aktif olacağını öngörmüştük. Ama hedeflediğimiz kitle sabah erken kalkan bir grup olsaydı o zaman 19 veya 20’den sonra paylaşım yapmamayı düşünebilirdik. Facebook sayfa istatistikleri de bize bu konuda bilgi verir.
Twitter genellikle politik bir mecra gibi görülür, ama aslında Twitter’ı çok farklı katmandaki kullanıcılar tanımında olduğu gibi bir mikro blog sitesi olarak kullanırlar. Hemen hemen tüm Twitter kullanıcıları haberleri takip ederler ve bu yönüyle gündemle olan bağları diğer mecralardan fazladır, ama aynı zamanda gündelik ve sıradan olanın paylaşıldığı, geniş sohbetlerin ve teknik konuların da olduğu bir mecradır. Twitter’ın yalnızca politik konularla ilgili kişilerce kullanıldığı bu açıdan doğru değildir. Farklı bir dinleme geliştirerek bu kullanıcılara ulaşabilirsiniz.
Twitter’da Karar Alıcılar ve Etkileyiciler (Influencers) Farkı
Twitter’da aynı zamanda karar alıcılar ve etkileyiciler de vardır. Bu hesapların da farklı özellikleri olduğunu söyleyebiliriz. Karar alıcılar seçilmiş veya atanmışlar diye özetlenebilir ve ortak noktaları temsil ettikleri bir kamu kurumu veya siyasi parti olmasıdır. Bu yüzden paylaşımda kendi aidiyetlerini çok fazla gözetirler. Bu hesaplar bir mesajı yaygınlaştırmak için her zaman çok verimli değildir. Buna karşın etkileyiciler çok iyi yaygınlaştırma kanalları olabilirler. Bu hesaplar ünlüler, sanatçılar, yazarlar, gazeteciler, eski siyasetçiler ve internet fenomenleri olarak kabaca tarif edilebilir. Etkileyiciler farklı fikirleri yaygınlaştırırlar. Bu da bizim Twitter’da ne zaman, hangi sıklıkta paylaşım yapmalıyız sorumuza zamanlama dışında bir yanıt olduğunu gösteriyor. Zamanlama dışında bu tip hesapların göreceği, ilgileneceği tipte mesajların önemli olduğunu söyleyebiliriz.
Twitter’da takipçilerimiz kadar takipçilerimizin takipçileri de önemlidir. Retweetlenenler bu yolla farklı insanlara kolaylıkla ulaşırlar.
Zamanlama konusu diğer mecralardan daha önemli olabiliyor Twitter kullanıcıları için çünkü kullanıcılar çoğunlukla Twitter akışında son atılanlara daha çok bakıyor. Bu durumda onların online olduğu zamanı belirlemek daha önemli. Yine hedef kitlemize döneriz ve onların ne zaman Twitter’da olduğunu kestirmeye çalışırız. Çok izlenen diziler, önemli futbol maçları, önemli haberler, gelişmeler bazı dönemlerde Twitter’ı domine edebilir ve kullanıcılar Twitter’da olsa bile içeriğimizle ilgilenmeyip gündemdeki konulara odaklanabilirler. Bunu da gözeterek bir yayın planı hazırlarız.
Twitter’da ne zaman paylaşım yapmamız gerektiğini belirledikten sonra ne sıklıkta paylaşım yapmamız gerektiğine bakalım. Günde 3-5 arası özgün içerik üretmek iyi olacaktır. Bunları uygun olan farklı zaman dilimlerine yayıp, kullanıcılarımızın ilgisini çekecek 1-2 içeriği de retweet edebiliriz.
Unutmayalım; eğer biz hiç kimseyle etkileşime girip onun içerikleri paylaşmıyorsak kimseden de bizim içeriğimizi paylaşmasını beklemeyelim.
İçeriklerimizi çok takipçisi olan bir hesabın retweet etmesi muhakkak fark yaratacaktır, ancak tek hedefimiz bu olmamalı. Kullanıcıların içini ısıtan, işine yarayan, yeni bir bilgi içeren mesajlar ilgi görürler ve nihayetinde yaygınlaşma şansları çok yükselir. Farklı hedef kitleleri gözeten hesapların içeriğimizi paylaşması, çok büyük bir hesabın paylaşmasından daha etkili olabilir. Gündemdeki başlıkları, hashtagleri izleyerek, uygun olanları kullanarak da bu yaygınlaştırmayı arttırabiliriz.
Twitter istatistikleri de yine bize çok fazla bilgi sunacaktır. Onları inceleyerek ne tipte içeriklerin daha fazla ilgi gördüğü, bunların zamanlamaları gibi konulara bakabiliriz. Analiz yapmadığımız her an stratejimizi verilerden eksik olarak uyguluyoruz demektir. Mutlaka stratejimizi verilere bakarak geliştirmemiz gerekir.
Instagram güçlü görselerin, hikayelerin, iç ısıtan ve gülümseten görsellerin olduğu bir mecra. Bu yönüyle iletişimimizi belirleyen şeylerin arasında içeriğimizin kalitesi çok önde. Rekabet ettiğimiz tüm hesaplardan daha kötü olamayacak bir içerik kalitesine ihtiyacımız var.
Instagram’daki hikayeler 24 saat boyunca kullanıcıların görebildiği bir alan. Burada zamanlama yaparken nasıl hikayeler ürettiğimize bağlı olarak bir plan yapabiliriz. Birbirini takip eden bir silsile yapacaksak, yani her bir hikaye bir öncekiyle bağlı olacaksa yakın zamanlarda paylaşarak hikayedeki akışın kaybolmamasını sağlayabiliriz. Ben hikayelerle ilgili bir sayı sınırından yana değilim; ama bir şartla: Sıkıcı olmamak! Eğer hikayeleriniz birbirini tekrar eden aynı görüntülerden oluşuyor ve hikaye anlatıcılığının temel dertlerini gözeterek ilerlemiyorsa cimri olmalısınız. Bunun tersi içerikler üretebiliyorsanız sınırımız Instagram sınırı olabilir.
Instagram gönderilerinde günde bir buçuk çok iyi içerik, iyi bir paylaşım sınırı olacaktır. İçeriğinizin gücü paylaşım sıklığınızı da belirleyebilir, ama eskimeyecek içeriklere sahipseniz ileride göndermek için bunları planlayabilirsiniz. Bir mecrada 365 gün tek gönderi yayınlamak yılda 730 gönderi yayınlamak demek. Bu açıdan planlamanızı, içerik üretiminizi, kalitenizi düşünün.
Instagram’daki paylaşım sayısının yanında, Instagram’da ne zaman paylaşmak gerektiği de önemli. Facebook başlığında değindiğimiz algoritmanın daha insaflısı var Instagram’da, ama yine de etkileşim alabilmeniz önemli. Bu açıdan zamanında paylaşmanız, yani hedef kitlenizin Instagramı kullandığı saatlerde paylaşmanız gerekli.
Instagramı pek çok kullanıcı özel alanı, rahatlama yeri, içim açılsın saatleri gibi görüyor. Bu açıdan paylaştığınız içeriğin hedef kitleniz açısından ne anlama geldiğinden de emin olmalısınız.
Instagram profesyonellerin sosyal ağı ve işleyişi diğer mecralardan epeyce farklı. Öncelikle bu mecrada olmanız gerekip gerekmediğine karar vermeli, buna göre Linkedin iletişimine başlayıp başlamamaya karar vermelisiniz. Linkedin’de mizahın, siyasetin belli bir dozu var ve daha çok iş dünyasının konuları etrafında paylaşımlar oluyor.
Linkedin’de paylaşım zamanlaması yaparken iş kelimesi hep aklınızda olmalı ve mesai saatlerini gözetmelisiniz. Bu açıdan uzun tatiller ve pazar günleri de Linkedin için uygun zamanlar değiler. Linkedin kullanıcıları bu mecrayı işleriyle yakından ilişkilendirdikleri için tatillerde ve mesaiden sonra burada daha az aktif oluyorlar. Öte yandan iş değiştirmek isteyenler, iş arayanlar için her zaman kullanıyor burayı. Tabii onların esas motivasyonlarına uygun olmayan içeriklerin şansı azalıyor. Yani Linkedin’deki en uygun paylaşım zamanları hafta içi günler mesai saatleri olarak görünüyor. Pazartesi sabahı ve cuma öğleden sonra ise daha hafta içinde Linkedin’in en az kullanıldığı zamanlar.
Linkedin’deki paylaşım sıklığı konusu Facebook’takine benziyor. Günde en az bir tane ve sayfanızın büyüklüğüne göre artan sayıda paylaşım Linkedin için ideal olacaktır.
Her Mecrada Paylaşım İçin Unutulmaması Gerekenler
Her mecranın kendine özgü tarafları, imkanları ve sınırlılıkları olduğundan söz etmiştik. Şimdi hemen her mecra için olmazsa olmaz bazı ipuçlarına da bakalım. Bunlar paylaşımımızı güçlendirecek ve gönderimizle daha çok kişinin etkileşime girmesini sağlayacak ipuçları. Unutmayın gönderimizin etkileşimi artarsa onu gören kullanıcı sayısı da artacak.
- İmajlardan faydalanmaya çalışın ve mecraya özel boyutlarda imajlar yaratın. Bunun için Canva‘yı kullanmak çok kolay, deneyin.
- Yapabiliyorsanız video içeriklerle mesajınızı zenginleştirin. Sosyal medyada video paylaşımı için Lumen5‘i, altyazılar için Headliner‘ı, elinizdeki videoları kesmek, birleştirmek gibi işlemler için Typito‘yu kullanabilirsiniz.
- Bütün o akışta farkedilebilecek bir şey yazmalısınız. Yazdığınız mesaj çok uzun olmamalı, ilgi çekmeli.
- Bir içeriği paylaşmadan önce şu soruları sorun ve en az ikisi olduğunu düşünüyorsanız paylaşın. Bu içerik;
- yararlı mı?
- işlevsel mi?
- eğlendirici mi?
- bilgilendirici mi?
- bir duyguyu harekete geçiriyor mu?
- Mesajınızı sizinle birlikte yaygınlaştırmak isteyecek sosyal medya elçileri bulabilirsiniz. Bunun için paylaşım planınızı yaparken stratejinizin de üzerinden geçin. Sosyal medya elçileriyle eriştiğiniz kitle çok büyüyecektir. Şuradan okuyabilirsiniz.
- Başkalarını paylaştığınız kadar paylaşılma şansınız da artacaktır. Yayın planınızı tasarlarken bunu da göz önünde bulundurun.
- Her zaman güncel olacak evergreen içerikleriniz olmalı. Bunları bir kere paylaşmakla yetinmeyin, yayın planınıza belli aralıklarla dahil edin.
- Paylaştığınız içerikleri birkaç gün sonra farklı bir diliminde yeniden paylaşın. İnsanlar sosyal mecraları kitap gibi baştan sona genellikle okumazlar. Yalnızca Instagram bunun dışında diyebiliriz. Geniş bir havuzdan düzenli bir paylaşım yapabiliyorsanız tekrar eden içeriklere dönüşmeden aynı içerikleri yeniden paylaşabilirsiniz. Güncelliğini yitirmediğin emin olmalısınız elbette.
Sosyal medyada ne zaman ve ne sıklıkta paylaşım yapmakla ilgili oldukça uzun bir yazı oldu. Umuyorum işinize yaramıştır. Bu yazı boyunca kendime de yazılacak pek çok farklı konuda not aldım. Fırsat yaratıp hikaye anlatıcılığı, güçlü içerik, ikna eden mesaj üretmek konusunda yazmaya çalışacağım. Deneyimlerinizi yorum olarak bırakırsanız çok sevinirim.
Bir yorum
Geribildirim: 14 Maddede Twitter'da Nasıl TT Olunur? | Özgür Mehmet Kütküt