Rusya’da Putin’in bitimsiz iktidarıyla beraber büyük dönüşümler yaşanıyor. Putin bir yandan bölgesel güç olmaya devam ettiğini hatırlatırken diğer yandan ülke içi ve dışındaki iktidarını da pekiştiriyor. Tacikistan’a karşılıksız silah hibesi çok basit bir örnek, ama bu yazının konusu Rusya’daki insan hakları savunucularının “ajan” ilan edilmesi.
Putin’e dönük protestolar sert polisiye tedbirlerin yanında yeni kanunlarla da pekiştiriliyor. Rusya’da insan hakları savunuculuğu yapan örgütlerin büyük bir kısmı yurtdışından fon alıyor. Yeni yasal düzenleme ile yurtdışından fon alanların örgütleri adına “yabancı temsilci” olarak bildirimde bulunması gerekiyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bu bildirimde bulunmamanın cezası var. Böyle bir bildirim örgütlerin kamusal itibarını tehdit ediyor ve onları hedef tahtasına oturtuyor. Bu örgütlerde faaliyet gösteren insanlar için “ajan” deneceğini düşünmek için kahin olmaya gerek yok. Öte yandan pek çok faaliyet yürüten bir insan hakları örgütü aldığı ufak bir yurtdışı fon sebebiyle “yabancı temsilci” haline de gelemez. Bu yolla hiç değilse örgütlerin çalışma yaptıkları topraklardan koparılması amaçlanıyor.
Hiç kimse için sır olmayan ABD ile karşılıklı casusluk faaliyetleri bu düzenlemenin nedeni gibi görünüyor. Bahsettiğim “yabancı temsilcilik” kanunundan bir hafta kadar önce de “vatana ihanet yasası” diye tarif edebilecek bir yasa onaylanmıştı. Bu yasada” yabancı ülkeler veya kurumlar için finansal, teknik, propagandif veya benzeri destekler vererek Rusya’nın güvenliğini tehlikeye atanlar” için ağır hapis cezaları öngörülmüştü. Konu “Rusya’nın güvenliğini tehlikeye atmak” olunca kanunun sınırlarının nasıl çizileceği kestirilemiyor ve bu iki yasal düzenlemeyle beraber insan hakları savunucularının da kaygıları artıyor.
Bu arada aklınıza gelmiştir, burada da benzeri yasalar var diye, haklısınız ancak tam olarak benzeri diyemeyiz. Türkiye’de de dernekler yurtdışından fon aldıklarında bildirimde bulunuyorlar ancak bu bildirim yabancı temsilcilik bildirimi gibi değil, daha çok mali bir bildirim. Yine de bu bildirimlerden yola çıkarak hedef gösterilen çok fazla yapı var elbette.
Bu haberleri okuduğumda aklıma gelen “devletin bekası” söylemi oldu. Türkiye’de karşıma çıktıkça utandığım şeyin bir benzerini Ruslar daha sert bir biçimde icat ediyor. Kaygımı arttıran ise tarihin öğrettiği bir şey; otoriter eğilimler dünyada yaygınlaştıkça üzerine bastığınız toprakların bundan etkilenmemesi mümkün değil.